Endüstri 4.0 ve İş Gücünün Dönüşümü – 2
Gürcan Banger
Geleceğin fabrikasında işgücünün mevcut beceri ve yetenekleri iyileştirilirken bunlara yenilerinin eklenmesi gerekecek. Mevcut bilgi ve becerilerden bazıları artık iyi bir özgeçmişin isterleri olarak değerli kabul edilmeyecek. En büyük değişim geçmiş bilgi ve deneyim birikimi yerine çeviklik, esneklik ve yeni şartlara hızlı uyum sağlama becerisinin tercih edilmesi yönünde oluşacak. Buna enformasyona dayalı hızlı karar üretme ve problem çözme becerilerini de ekleyebiliriz. Diğer yandan günümüzde de ilgi görmeye devam eden malzeme ve süreç bilgisi hâlâ önemli olmayı sürdürecek.
Yeni işgücü becerilerini iki ana kategoride ele alabiliriz. Birinci kategori teknik ve kişisel gelişim becerileri olarak ikiye ayrılacak. İkinci kategori ise birinci kategoriyi zorunlu, önemli ve yararlı olarak üçe bölecek biçimde olacak. Geleceği fabrikasının öne çıkan teknolojik nitelikleri birinci kategoride yer alacak olan becerilerin belirlenmesinde önemlidir. Bunların yalın üretim felsefesi üzerine oturtulmuş Nesnelerin İnterneti, öğrenen makineler, yapay zekâlı robotlar, genelde siber-fiziksel sistemler olduğunu biliyoruz. Bu sayılanlar yeni beceriler arasında bilişim-iletişim teknolojilerinin, büyük veri ve analitiklerin, bir bütün olarak süreç olgusunun önemli olacağını gösteriyor. İkinci kategoriyi oluşturan önem ve öncelikler konusu ise geleceğin fabrikasının beklentisi olan işe girişte bulunması gereken ve daha sonra geliştirilmesi beklenen bilgi ve becerilerdir.
Geleceğin iş gücünün veri merkezli beceriler ve inovasyon yetenekleri ile donanmış olması gerekecek. Yeni çalışanlar bu yönlü alacakları eğitim destekleri ile karmaşık durumları yönetmeyi, eleştirel düşünmeyi, problem çözmeyi ve düzenli olmayı öğrenecekler. Dolayısıyla meslek okullarından üniversitelere ve iş başı eğitim süreçlerine kadar bu gereklilikleri sağlayacak öğretim müfredatlarının ve eğitim programlarının düzenlenmesi, mevcutların geliştirilmesi gerekiyor.
Henüz erken dönemini yaşadığımız Endüstri 4.0 büyük oranda gerçek ve sanal dünyaların yakınlaşması, bağlantılılığın artıp yoğunlaşması, büyük veri ve analitiklerin yaygınlaşması ve sınai otomasyonun akıllı hale gelmesi ile niteleniyor. Bu yeni sistemleri her yaş ve deneyim grubundan öğrencilere aktarırken yenilenen otomasyon teknolojilerinin kavranması açısından yeni sınai sistemlerin simülasyonları yararlı olacaktır. Benzeri eğitim-öğretim için gerekli ağ üzerinden veya birebir sistem ve mekanizmalara ulaşmak artık çok daha kolay. Diğer yandan özellikle üniversite seviyesinde mühendislik müfredatı robotik, kinematik, kontrol sistemleri, sensörler, aktüatörler ve otomasyon cihazları gibi fiziksel cihazların uygulamalı öğrenilmesine önem vermek durumunda.
Endüstri 4.0 sürecini tartışanların bir bölümü, konuya sanki kısa vadede mevcut sistem topyekun değişecekmiş gibi –bir panik havası içinde– bakıyorlar. Muhtemelen teknolojilerin değişimi ve işletmelerin dönüşümü adınlar halinde gerçekleşecek ve bu da eğitim-öğretim sistemine gerekli sistematik dönüşümü sağlamak için zaman bırakacak. Bu konudaki stratejik plan ve programların 2025 gibi bir tarihi önüne hedef olarak koymasını makul kabul edebiliriz.
Araştırma ve danışmanlık kuruluşları tarafından yapılan çalışmalar Endüstri 4.0’ı güdüleyen yenilikçi teknolojilerin veri toplama, bilişim, bağlantılılık, veri analitikleri, yapay zekâ, artırılmış gerçeklik ve 3B baskı olduğuna işaret ediyor. Şimdilik bu unsurlar buzdağının görünen kısmını oluşturuyor. Buzdağının görünmeyen kısmında mevcut duruma oranla önemli değişiklilere neden oluşacak gelişmeler ‘hissedilse’ de bunların sanayi sektörlerini etkilemesi ‘muhtemelen’ 2025 sonrası kalacak. Ama günümüzde değişimin kendisinin de hız, ivme ve içerik olarak değiştiğini unutmamalıyız. Bu nedenle eğitim sisteminin her katmanında, sanayinin her sektörü için gerekli çevikliği göstermezsek geleceğin eğitim-öğretim müfredatı ve sisteminin hazırlanıp uygulamaya konması için fazla zaman kalmayabilir.