Endüstri 4.0: Yol Haritası – 12

Endüstri 4.0: Yol Haritası – 12

Gürcan Banger

20’nci yüzyılın son çeyreğine kadar büyük ölçüde ulusal veya bölgesel olan rekabet küresel düzeye çıktı. Aynı yüzyılın üçüncü çeyreğinin sorunu olan kalitenin yerini 2000’lere giderken maliyet aldı. Bu dönemde iş gücü maliyetlerinin hayli düşük olduğu Güneydoğu Asya ülkeleri yatırımcı ve girişimcilerin ilgisini çekti. Pek çok fabrika, başta Çin olmak üzere Asya’nın bu bölgesine taşındı. Üretimin yoğunlaştığı Güneydoğu Asya bölgesinde işçilik, sınai göçün başladığı yıllara göre artık ucuz değil. Önceleri bir üretim alanı olarak dikkati çeken bölge, giderek bir tüketimci pazar haline dönüşmeye başladı. Çalışanların daha fazla tüketmek ve üreticilerin başta Çin olmak üzere Güneydoğu Asya’ya daha fazla satmak isteği, karşılıklı etkileşim halinde bu bölgede iş gücünü daha maliyetli hale getirdi. Kalitenin yerleştiği ve inovasyon anlayışının yaygınlaştığı bir dönemde rekabetin tekrar fiyat eksenine geri döndüğü görüldü.

20’nci yüzyılın son çeyreğinde geleceğe bakan iş dünyasının liderleri robotlarla üretim hattı otomasyonun sonucu olarak iş gücüne ihtiyaç olmayacağı ve insan emeğinin devre dışı kalacağı öngörüsünde idiler. 21’inci yüzyılın ilk çeyreğinde işletmenin odak noktasını ve üretim maliyetinin ağırlıklı bileşenlerinden birisini iş gücü oluşturmaya devam ediyor. Çok az sayıda insan çalışanın yer aldığı “ışıksız fabrika” modeline kadar aynı yönelim devam edecek gibi görünüyor. Geçmişte sıkıcı, rutin, tekrarlı veya tehlikeli işlerde emek-yoğun işgücünün azaltılmasının insan mutluluğunu artıracağı iddiaları vardı. Bu iddia sahipleri otomasyona geçmenin hem insani hem de ekonomik yönleri olduğu kanısındaydılar. İleri teknoloji ile otomasyona geçmenin maliyetler düşürürken etkinliği ve verimliliği artıracağını savunuyorlardı. Buna karşılık sendikalar ve iş kaybı ile karşılaşabilecek sosyal gruplar bu iddialara şiddetle karşı çıktılar. İşletmelerin üst düzey yöneticileri ise işçi bordroları üzerindeki baskının azalması, operasyonel giderlerin düşmesi ve niteliksiz / düşük nitelikli işçilerin işten çıkarılması politikalarına olumlu yaklaşmaktaydılar. İlgi; çeşitli görevler üstlenebilecek olan, becerili BİT çalışanlarının istihdam edilmesine yönelmişti. Ama sonuç pek de beklendiği gibi olmadı.

2000’li yıllara doğru bir vizyoner öngörü (Paul Krugman, The New York Times, 1996), BİT personelinin giderek gelişen teknoloji sayesinde makineler ve otomatik süreçler tarafından ikame edilebileceği, bunun manuel iş gücünü ikame etmekten daha kolay olduğu yönünde idi. İş gücü pazarındaki gelişmeleri izlediğimizde bu ilginç öngörünün ciddi oranda doğruluk payı içerdiğini izliyoruz. Gerçekte bilimsel-teknolojik gelişmeler sadece düz işçileri değil, yazılım geliştirme ve programlama gibi bazı nitelikli kabul edilen becerilere sahip olanları da işsiz bırakabiliyor. Nesnelerin Endüstriyel İnterneti ve Endüstri 4.0, Krugman’ın öngörüsünün imalat, süreçleme ve yazılım geliştirme gibi giderek otomasyon düzeyi yükselen işlerde doğrulandığını gösteriyor. 21’inci yüzyılın ilk çeyreği sonunda hem düşük becerili hem de yüksek nitelikli iş gücü kesimlerinde otomasyona yenik düşenlerin hiç de az olmayacağına dair ipuçları veriyor.

Teknolojik gelişmelerin iş gücünü azaltma yönünde etkileyeceği konusu kesin olmakla birlikte; her işletme Endüstri 4.0 şartlarına ve yeni teknoloji-iş gücü dengesine uyum sağlamak üzere gerekli dönüşümü sağlamak zorundadır. Yeni çağda işletmeler iş analizcilerine, stratejistlere, veri uzmanlarına, algoritma geliştiricilerine ihtiyaç duyacak. Ancak işletmeler yeni iş gücünü kendi ihtiyaçları ile doğru eşleyemez ise bu tespiti yapmanın fazlaca anlamı olmaz. Sonuç olarak; ulaşılması çok da zor olmayan şu tespit ile bağlayabiliriz: Ucuz iş gücünün yeni teknolojiler nedeniyle devre dışı kalması işletmeye kısa dönemli kazanımlar sağlasa da; teknolojik dönüşümün ilerleyen aşamalarında yüksek nitelikli iş gücü ihtiyacı bordro yükünü yeni maliyetlerle artıracaktır.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor.
Bu yazı Değişim, İnternet, İşletme, Sanayi - Endüstri, Teknoloji, Üretim / İmalat kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir