Endüstri 4.0 mı, Endüstriyel İnternet mi? – 3
Gürcan Banger
Endüstri 4.0 yaklaşımı, öncelikle fabrikaya ve üretim ortamına odaklanır. Burada doğrudan üretime yönelik olan gömülü sistemler, otomasyon ve robotik uygulamalar ön plana çıkar. Donanım ve yazılımı bütünleştiren siber fiziksel sistemler (SFS) de tedarik zinciri içinde yer alan üretimi hedefleyecek biçimde geliştirilir. Diğer yandan Endüstriyel İnternet vizyonu; İnternet’e bağlanabilen, işletmeye bu bağlantı aracılığı ile veri geri döndüren, etkinlik ve verimliliği artıran her çözüm ile ilgilenir. Cihazların kesintisiz ve problemsiz biçimde haberleşmesi ve gerçek zamanlı, düzenli veri akışının ön plana çıkar. Makine arızasının önceden öngörülmesi, bakım ihtiyacının beklenmedik durma öncesinde planlanması vb. gibi hedeflerin gerçekleşmesine imkân tanıyan büyük veri ve analitikler işletme sisteminin en önemli bileşenlerinden birisidir. Endüstri 4.0 veya Endüstriyel İnternet kavramlarının ‘resmi’ geliştiricilerinin yaklaşımları dikkate alındığında, Endüstriyel İnternet vizyonunun daha geniş bir kapsamı hedeflediği görülür.
Yeni teknolojilerin oluşturduğu çatı ilk bakışta donanım ve yazılımın bütünleşmesi gibi görülmekle birlikte Almanya ve ABD kökenli yaklaşımlar bu açıdan da farklılaşabiliyor. Endüstri 4.0 ağırlıklı olarak robotlar, tesisler ve otomasyon gibi araçlarla donanım esaslı çözümlere yöneliyor. Diğer yandan Endüstriyel İnternet yaklaşımı bilişim, iletişim, büyük veri ve analitikler vb. gibi yazılım ağırlıklı bir görünüm veriyor. Fakat bu farklılaşma fazlaca abartılmamalı; örneğin siber fiziksel sistemler ve İnternet’in sınai kullanımı her iki vizyonun bileşenleri arasında yer alıyor. Endüstri 4.0 yaklaşımı rekabetçiliğin ana dayanağını üretim alanında gördüğünden daha fazla donanım odaklı olmayı hedefliyor. Endüstriyel İnternet bakışında ise yazılım, İnternet, iletişim ve veri işleme daha fazla öne çıkıyor. Bu nedenle yeni teknolojilerin bilişim-iletişim sayesinde birbirine eklemlenerek –böyle bir bütünleşme sağlanarak– bir farklılık yapabileceğini öngörülüyor.
Endüstri 4.0 yaklaşımı, kökeni açısından Almanya’nın sınai gelişim stratejik planıdır. Bu vizyon aracılığı ile başta KOBİ’lerde olmak üzere iş modellerinde değişimin yaratılması ve geliştirilmesi bekleniyor. Stratejik planın bir başka boyutu bir kamu politikası olarak yeni teknolojik şartlara uygun olarak halkın ve iş gücünün eğitilmesi ve erken dönemi yaşanmaya başlanan devrim konusunda farkındalık, bilgi ve beceri edinilmesini sağlamaktır. KOBİ’lerin değişimi ve buralarda üretim altyapısının fiziksel dönüşümü bir diğer beklentidir. Sanayi işletmelerinin teknoloji odaklı dönüşümü yeni ekonominin omurgasının oluşturulmasındaki hedeflerden birisidir. Avrupa kanadında sınai İnternet, büyük veri ve analitikler tabanlı teknolojilerin yaygınlaşmasının henüz fark yaratacak düzeyde olmadığı ifade ediliyor. Hiç kuşkusuz, Endüstri 4.0 ve Endüstriyel İnternet yaklaşımları her ölçekteki firmalar için geçerli olabilecek dönüşüm vizyonlarıdır. Buna karşılık Endüstri 4.0’ın KOBİ’lere, Endüstriyel İnternet’in ise daha büyük ölçekli sanayi şirketlerine yönelik geliştiği gibi bir görünüm var.
Siber fiziksel sistemler (SFS) unsuru hem Endüstri 4.0 hem de Endüstriyel İnternet tezlerinin merkezinde yer alır. Endüstri 4.0 yaklaşımı SFS’yi iş gücünün, malzemenin ve enerjinin etkin kullanımı, kesintisiz ve doğru biçimde işleyen tedarik zinciri, kalite denetimi ve satış sorası maliyetler açısından ele alır. Buna “üretimin iyileştirilmesi” bakış açısı diyebiliriz. Endüstriyel İnternet ise bir işletme varlığı olan SFS’yi yatırımın geri dönüşü açısından ele alır; işletme sisteminde SFS’ler ile sağlanan iyileştirmeleri gelire ve kâra nasıl etki yaptığı açısından değerlendirir. Özetlersek; yeni teknolojiler Endüstri 4.0 için üretimin optimizasyonu anlamına gelirken Endüstriyel İnternet tezi için işletmenin daha büyük bölümünü içine alan bir işletme optimizasyonu olarak kabul edilir.
Benzer ihtiyaçlar nedeniyle de olsa farklı kaynaklardan ortaya çıkan iki farklı teknolojik dönüşüm tezi var. Küreselleşme olgusunun hızlı etkilerini ve yayılımını dikkate aldığımızda bu iki yaklaşımının ‘rakipler’ değil, birbirini tamamlayan farklı yaklaşımlar olduğu görülecektir. Hiçbir ekonomi ve işletme için ‘standart çözüm’ söz konusu olmadığına göre her özne kendi çözümünü belirleyecek veya kendi çözümsüzlüğüne razı olacak.