Gürcan Banger
Bilimsel ve teknolojik gelişmeler ve bunların iş kültürüne yansıması ile birlikte ekonominin en önemli kavramlarından birisi olan rekabet de değişip dönüşüyor. Artık rekabet üstünlüğü için ürün esaslı inovasyon veya tedarik zincirinde uygulanacak otomasyon kendi başına yeterli olmuyor. Teknolojik ilerlemeler başta ürün ve hizmet olmak üzere iş modellerinde yeni açılımlar için uygun bir zemin yaratıyor. Bilişim-iletişim sektörlerinde donanım ve yazılım uygulamalarının gelişmesi firmaların akıllı ve iletişebilir ürünler geliştirmelerinin imkânlarını oluşturmaya devam ediyor. Yeni akıllı ve iletişebilir makinelerle ürünler geçmişin sınırlı ve kısıtlı otomasyon şartlarının çok ötesine geçebilmeyi mümkün kılıyor. Aynen yeni teknoloji ürünü bir telefonun üzerine yüklenen her uygulama yazılımı ile farklı bir fonksiyona kavuşması gibi diğer makine, cihaz ve nesnelerle de bu türden yetenekler kazanmaya başladılar. Özetle; akıllı ve iletişebilir ürünler yeni çağın rekabet zemininin belirlenmesinden birincil düzeyde etkili olacak. Özetlenen bu gelişmelerin ışığında firmaların pazarda var olma ve sürdürülebilirlik mücadelesinde dikkate almaları ve düşünmeleri gereken yeni bir konu daha var.
Bilgisayarların ortaya çıkışı ile iş-işletme kültüründe ilk değişim ofis otomasyonu boyutunda oldu. Muhasebe, cari hesaplar, faturalama ve bordro gibi işlemler çok becerili olmayan ağlarla veya bağlantısız kişisel kullanım düzeyinde bilişim ortamında yapılmaya başlandı. 20’inci yüzyılın son yıllarında İnternetin yaygınlaşması işletme verimliliğine yansıyarak değer zincirinin pek çok halkasında bilgisayarların kullanılmasına yol açtı. Bu bilişim-iletişim gelişmeleri pazarların küreselleşmesi ile uyumlu bir yönelim gösterdi. 21’inci yüzyıl ise yeni teknolojilerin çok hızlı yükselişine tanık oluyor. Elektronik ve bilgisayar teknolojisindeki gelişmeler bunlarla ilgili yeteneklerin ürünlere gömülü hale getirilmesine imkân tanıdı. Artık gömülü donanım ve yazılım sayesinde hem üretim sistemlerinin hem de ürünlerin akıllı ve iletişebilir olduğu yeni bir dönem yaşanıyor. Yeni çağın makinesinin ve ürününün –bilişim donanımı ve yazılımına ek olarak– akıllı olarak nitelenmesini sağlayan unsurlardan birisi bunların içinde, gene gömülü olarak yer alan sensörlerdir. Bu sensörler makineye veya ürüne kendisi ve çevresi ile ilgili bazı parametreleri ölçme ve ‘hissetme’ imkânı tanır. İnsanların hissetmelerine benzer biçimde, fiziksel makineler de sıcaklık, basınç, hız ve benzeri değerleri sensörler aracılığıyla algılar. Sensörler ısı, ışık, nem, ses, basınç, kuvvet, elektrik, uzaklık, ivme ve pH gibi fiziksel veya kimyasal büyüklükleri elektrik sinyallerine çevirir. Bir makinenin veya ürünün operatörlerle veya diğer cihazlarla yerel ağlar ve İnternet üzerinden büyük oranda kablosuz iletişim kurabilmesini “bağlantılılık” olarak isimlendiriyoruz. Elektronik teknolojilerindeki minyatürleşme imkânları ve bunların maliyetlerindeki ucuzlama sayesinde yeni makine ve ürünleri çok uygun şartlarda, akıllı, bağlantılı ve iletişebilir olarak tasarlamak ve üretmek mümkün oluyor.
Yeni Yetenekler
Makinelerin ve ürünlerin (genelde nesnelerin) akıllı ve bağlantılı (iletişebilir) hale gelmeleri onlara bazı yeni yetenekler kazandırıyor. Bunlardan birincisi; nesnelerin kendi durumlarını sensörler sayesinde ‘hissedebilmeleridir’. Bunu kendilerini ‘izledikleri’ şeklinde yorumlayabiliriz. Bu sayede sensörlerden elde ettikleri verileri kendi dışlarındaki paydaşlara iletmeleri veya bir uyarı sistemini tetiklemeleri mümkün olur. İkinci olarak; nesnenin iletişim kurabilme yeteneği onun dışarıdan denetlenebilmesi, kumanda paneli, tablet veya akıllı telefon gibi bir cihazdan komutlar gönderilmesi ve nesnenin buna tepki vermesini sağlar. Kısaca; yeni makine ve ürünler uzaktan denetlenebilme özelliğine sahiptir. Eğer bir nesne sensörler, bilişim donanımı ve yazılımı ile donatılmış ise bu durumda yazılım aracılığı ile bir yapay zekâ uygulamaları geliştirilerek nesneyi ve onun eylemlerini optimize etme imkânı –üçüncü yeni fonksiyon olarak– oluşur. Böylece arıza oluşmadan önlem almayı sağlayan kestirimci (predictive) bakım ve kural koyucu (prescriptive) bakım hizmetleri için uygun şartlar meydana gelmiş olur. Son olarak; yapay zekâ, bağlantılılık ve iletişebilirlik makinelere ve ürünlere otonomi kazandırır; kendi başına bu fonksiyon bile üretici firmaya küresel pazarda rekabet açısından çok önemli bir üstünlük kazandırır.