Tournefort Seyahatnamesi
Gürcan Banger
Bugün bir Fransız bitkibilimci olan Joseph Piton de Tournefort’un 18’inci yüzyılın başında Doğu’ya yaptığı gezi nedeniyle yazdığı seyahatnameden söz edeceğim. Elimdeki kitap, Haziran 2005’te Kitap Yayınevi tarafından basılmış. Editörlüğünü Osmanlı ve Türkiye çalışmaları ile tanınan Stefanos Yerasimos’un yaptığı Joseph de Turnefort’un kitabının adı “Turnefort Seyahatnamesi” olarak düzenlenmiş. Seyahatname, ilk kez 1717’de Paris’te yayınlanmıştır. 1741’de İngilizce’ye ve 1776’da Almanca’ya çevrilerek basılmıştır. Gezi kitapları konusunda bir klasik olarak kabul edilir.
Botanikçi olan Tournefort, 1656’da Fransa’da Aix in Province’de doğmuş ve 1708’de Paris’te ölmüştür. Okul yıllarında ilahiyat ile ilgilenmesine rağmen 1677’de ilgisi birden bitki bilimi üzerine dönmüştür. Montpellier ve Barcelona’da tıp üzerine çalışmalar yapmıştır. 1683’te profesörlük unvanı verilmiş ve Paris Bitki bahçesi’nin yöneticiliğine getirilmiştir. 1692’de Bilimler Akademisi üyesi olmuş, 1698’de tıp doktoru unvanını almış ve 1702’de College de France’da tıp profesörü olarak görev almıştır. Tournefort, botanik alanında bir buluşçu olarak kabul edilir ve kendi adıyla anılan bir yapay bitkiler sistemi ile ünlüdür.
Başta Pireneler bölgesi olmak üzere genç yaşlarında pek çok kez Batı Avrupa’ya seyahatler yapmıştır. 1700 ile 1702 yılları arasında Yunanistan üzerinden geçerek Doğu’ya bir seyahat yapmıştır. 14’üncü Louis ve bakanı Pontchartrain’in talimatıyla yapılan bu seyahat, yukarıda sözünü ettiğim kitaptaki gezi anılarının kaynağını oluşturur. Bu seyahatin amacı, yeni bitkiler bulmak olmasına karşın Tournefort, bununla yetinmemiş ve bölgedeki diğer gözlemlerini de yazmıştır. Bu seyahat anıları sayesinde Avrupa’nın Aydınlanma Çağı döneminde Doğu’nun nasıl bir görünüme sahip olduğu konusunda bilgi edinme fırsatı doğmuştur. Bu seyahat sırasında Tournefort’un 1356 yeni bitki türü bulduğunu da ekleyeyim.
Tournefort’un seyahatnamesi iki kitaptan meydana gelir. Bu iki kitap, Türkçe baskıda ayrı bölümler halinde ama tek cilt olarak bir araya getirilmiştir. Seyahatnamenin birinci kitabında Tournefort’un Yunan adalarına yaptığı geziler anlatılmaktadır. Büyüklü küçüklü 35 dolayında adayı ziyaret eden Tournefort, korsanların halka yaptığı zulümden acımasız yöneticilere kadar pek çok değişik konudan söz eder. Bu arada gözlediği toplulukların günlük yaşamları ile kültür ve inanç özelliklerini anlatır.
İkinci kitap, daha çok Küçük Asya’ya (Anadolu’ya) ayrılmıştır. İstanbul hakkındaki gözlem ve izlenimleri ayrıntılı olarak yer alır. 18’inci yüzyılın başlarında Anadolu’nun nasıl bir görünüm verdiğini ayrıntılı olarak kaleme almıştır. Gezinin bu bölümünde Tokat, Trabzon, Kars, Ağrı, Amasya, Ankara, Erzurum, Bursa ve İzmit ile sayısız Anadolu kasabasını gezer ve anlatır. Gezinin devamında Erivan ve Tiflis’e de uğrar ve buralardan söz eder.
Kitapta seyahatin daha kolay anlaşılmasını sağlayan haritalar var. Yazar, seyahati sırasında gördüğü bazı ilginç yer ve nesnelerin el çizimlerine de yer vermiş.
Tournefort, seyahatinin ikinci bölümünde Eskişehir yakınlarından da geçer. Mihalıççık Kayı Köyü, Muttalıp ve Bozüyük’e uğradığı anlaşılıyor. Bu bölümden biraz alıntı yapmakta yarar var: “9 Kasım. Gene aynı ovada yedi saat yürüdük. Çok hoş kıvrımlar çizen küçük bir ırmağın tarlalarını suladığı birçok köye rastladık. İstediğimizi yapıp Eskihisar’a gidemedik, bu kente bir mil uzaklıkta bulunan Munptalat’ta (Muttalıp) kötü bir handa kaldık. Türklerin Eskihisar adını verdikleri her yer, tıpkı Rumların Paleokastron adını verdikleri yerler gibi, Eskiçağ yapıtları bakımından ilgi çekicidir. Çünkü her iki sözcük de eski kale anlamına gelir. Eskihisar’da eski mermerlerle dolu oldukça güzel bir kent olduğu söylendi bize; Eskihisar Bursa’ya giden ana yolun solunda kalır.” Kitabın editörü Yerasimos, bir başka gezgin Paul Lucas’ın anılarına bağlayarak Eskihisar’ın Eskişehir olduğu açıklamasını yapıyor.
Bu önemli seyahatnameyi; tarihe, Eskişehir’in geçmişine ve seyahat kitaplarına ilgi duyanlara kesinlikle öneririm.