Gürcan Banger
Günümüzün ve geleceğin ihtiyaçlarını karşılamak üzere mevcut işletme nasıl dönüştürülebilir? Müşterilerin problemlerini çözmek ve ihtiyaçlarını tatmin etmek üzere hangi ürün ve hizmetlerin sunumu yapılabilir? Müşteriye yakın olmak başarılırken aynı zamanda bu çağın gereği olan çeviklik nasıl sağlanacak? Bilişim ve iletişim teknolojileri müşterilere ürünle ilgili teknik özellikler, fiyat ve stok bilgisine erişmede önemli güç sağladı. Dolayısıyla pazarda müşterinin baskın rolü (tercihleri, talepleri ve beklentileri) giderek belirginleşti. Bu durum işletmelerin özellikle dijital teknolojilerden yararlanan yeni iş modelleri arayışlarına yol açtı. İşletmeler rekabetçi kalabilmek için bir yandan dönüşümü hedeflerken diğer yandan müşteriyi merkeze alan iş modellerine ve iş yapma biçimlerine yönelmek zorundalar. Pazara ve ürüne “hemen, burada ve daha iyi” şeklinde yaklaşan müşteriyi tatmin etmek için çeviklik ve inovasyon kaçınılmaz biçimde işletmenin özellikleri olmak durumunda.
Ürün reçetesini oluşturan hammadde, malzeme, enerji, işçilik vb. gibi unsurların maliyetleri düzenli olarak yükseliyor. Bunun yanında küresel hale gelen rekabet nedeniyle kâr oranlarında da düşüş eğilimi neredeyse tüm sektörlerde devam ediyor. 20’nci yüzyılın son çeyreğinde maliyetleri düşürebilmek için yalın üretim yöntem, teknik araçlarından yoğun biçimde yararlanıldı. Atığın azalmasında ve verimliliğin artışında önemli katkıları olan yalın üretim metodolojisi ile verimlilik ve kaynak etkinliğinde daha ileri adımlar atmak mümkün görünmüyor. Günümüzde yalın üretim felsefesi hâlâ geçerli olmakla birlikte daha ileri iyileştirmeler ve yüksek katma değerli gelecek için ek katkılar sunması beklenemez.
Mevcut durumda işletmelerin pek çoğu geleneksel makinelerinin otomasyon ve standardizasyon sınırlılıklarıyla boğuşuyor. Buna iş gücünün çağın gereklerine uygun niteliklere sahip olmaması da eklenince bu işletmeler pazarın meydan okumasıyla karşı karşıya kalıyorlar. İşletmelerde günlük operasyonlar ve bakım-onarım gerekleri kullanılabilir zamanın ve bütçenin neredeyse tamamını alırken, pazarın yeni ihtiyaçlarını karşılayacak iyileştirmelere ve inovasyona kaynak kalmıyor. Hâlbuki rekabetin her an sertleştiği pazarda kalıcı ve sürdürülebilir olmak ve büyümeyi imkân yaratmak için işletmelerin inovasyon yeteneklerini geliştirmeye, pazardaki ihtiyaçlara yönelik çözümler için ar-ge, ür-ge ve inovasyon işlerine kaynak ayırmaya ihtiyaçları var. Yeni çağın meydan okuyan şartları açıktır: “Ya inovasyon ya hiç!” Bu noktada –doğru yol haritasına sahip oldukları takdirde akıllı ve bağlantılı üretim teknolojileri işletmelere katma değerli olmak için yeni fırsatlar sunuyor.
Geleneksel işletmede değer yaratma fonksiyonu, büyük oranda iş süreçlerinin yönetimi üzerine odaklıdır. Bir başka deyişle; değer yaratmanın odağı işletmenin içindedir. Günümüzde ise müşteri ve tüketici –ki bu ikisi bazı sektör ve ürünlerde farklı olabiliyor– ile etkileşim çok daha önemli hale geliyor. Gene bir başka söyleyişle; değer yaratmanın odağı artık işletmenin dışında –müşterilerin yer aldığı ekosistemde– oluşuyor. Artık süreç iyileştirme ve geliştirme ile diğer iş uygulamaları öncelikle müşteri ile iletişim ve ilişki üzerine kuruluyor.
Yeni pazar ve teknoloji şartlarında pazardaki müşteri taleplerinin karşılanmasına ve pazara yenilikçi ürün-hizmet sunumlarının yapılmasına yönelik konulardan birisi bilişim – iletişim teknolojileri (BİT) ile ilgilidir. Bu konuyu iki farklı işletme fonksiyonu ile ilişkilendirerek ele alabiliriz. Birincisi; inovasyona ve ürün geliştirmeye yönelik olarak BİT’ten yararlanmadır. İkincisi ise imalat sürecinde BİT kullanımıdır. Yeni sınai çağ şartlarında bilişim ve iletişim uygulamaları önceki dönemlere oranla çok fazla oranda ar-ge, ür-ge, inovasyon ve imalat süreçlerine eklemlenmiş haldedir. Bu iki konunun yerine getirilmesi, anılan bu fonksiyon ve süreçleri –sonuçta işletmenin tamamını– akıllı hale dönüştürür. Söz konusu dönüşüm, günümüzün iş dünyası için vazgeçilemez gereğidir.