İdeolojiler Yitip Gitti de; Değerlere Ne Oldu?
Gürcan Banger
Yaşadıysanız ya da okuyarak öğrendiyseniz 1960 sonrasından 12 Eylül 1980’e kadar uzanan süreci hatırlayın. Bu dönemin size hatırlattıkları nelerdir? Sadece şiddeti, çatışmaları, can ve mal kayıplarını mı hatırlıyorsunuz? Birbirlerine düşman gibi bakan farklı insan grupları mı geliyor gözlerinizin önüne? Ya da sokak eylemleri, yokluklar ve işkenceler mi?
Özellikle 1980’den önceki dönemi yaşamış kişilerin anılarını okuduğumda, anlatımlarını izlediğimde akıllarında sadece yukarıda çizdiğim çerçevenin kaldığını görüyorum. Bu dönemlerde alternatif (radikal) siyasetin içinde yaşamış olanlar, adeta bugün ununu eleyip eleğini duvara aşmış gibi konunun sadece aksiyon bölümlerini hatırlıyorlar. Bunların ancak pek azı, o gün neden o hareketliliğin içinde olduklarından söz ediyorlar. Belki de olup biteni bir macera olarak görenler var. Yaptıklarıyla çevrelerine, ailelerine, kariyerlerine “ayıp ettiklerini” düşünenler de olabilir. Ama etkinliğin türü ne olursa olsun “neden orada” olduğunu, kendisini “oraya sürükleyen” düşünsel ve duygusal unsurları anlatan pek yok. Ya unuttular, ya hatırlamak istemiyorlar ya da o günkü gerekçelerini bugün doğru bulmuyorlar.
Değişen Dünya
Soğuk Savaş döneminin sona ermesi ve sosyalizm iddiasındaki yönetimlerin peşpeşe sahneden çekilmesi başta sol düşünce olmak üzere siyasetin heyecanını ve motivasyonunu düşürdü. Reel sosyalizmin çekilmesi ile birlikte sürecin tuhaf bir sonucu olarak pek çok sol değerin de erozyona uğradığını gözledik. Sanki yaşanan süreçte kapitalizm sadece reel sosyalizm karşısında fiili olarak kazanmamış, değerler ölçeğinde de kapitalizm, sosyalizmi geriletmişti. Adeta savaşın kaybedilmesini üzerine almak istemeyenler, sol değerlerin sorumluluğunu da üstlerinden atmak çabası içindeydiler. Özetle; reel sosyalizm dünyada kaybederken, toplumumuzda da sol değerler erozyona uğradı.
Bugün kendini sol olarak isimlendiren partiler, gruplar, yayınlar veya görüşler var. Ama sol kavramı üzerinde 1980 sonrasında oluşmuş bir uzlaşma ve ortak payda yok. Kendini sol şemsiye altında tanımlayanların çok çeşitli görünümler arz ettiklerini izliyoruz. Sosyalizmden milliyetçiliğe kadar olan farklı izler ve değerler birbirine karışmış durumda… Geçmişin evrensel sol simgelerini kullanan bir kişi ya da kuruluşun anti-demokrat, ayrımcı ya da aşırı milliyetçi bir söylemle ortaya çıkabildiğini görüyoruz.
Değerler
1980 öncesinde sol düşüncenin odağında emek – sermaye çelişkisi vardı. Özel mülkiyetin kolektif hale getirilmesi üzerine odaklanmıştı her şey. SSCB’de, Demokratik Almanya’da ya da Polonya’da bu ana noktanın gerçekleşmemesi, yukarıda değindiğim gibi diğer sol değerlerin de unutulmasına (veya değersiz kabul edilmeye başlamasına) yol açtı. İnsanın gelişimi, toplumun ilerlemesi, adalet, eşitlik, demokrasi, barış, dayanışma veya özgürlük gibi ilkesel düzeyde önemli kavramlar da unutuldu gitti.
Yukarıda saydıklarımdan örneğin barış gerçekleşti mi? Savaşlar ortadan kalktı mı? Silah üretip satmaktan daha değerli ve insanlığa daha yararlı yeni iş alanları yaratılabildi mi? Yoksulluk ve açlık ortadan kalktı mı? Dünya kaynaklarından halklar ve insanlar eşit şartlarda yararlanabiliyorlar mı? Ayrımcılık konusunda ne kadar mesafe alınabildi? Bireyler (bilgisayarlarına, akıllı telefonlarına ya da otomatik arabalarına bakarak) geçmişe oranla daha mı özgürler? İşten arta kalan zamanlarında kendi gelişimleri için daha fazla kaynak ayırabiliyorlar mı? “Hayır” diye cevaplayabileceğimiz daha pek çok soru var. Bunların pek çoğu, giderek daha fazla unutmaya başladığımız değerlerle ilgili…
Dün yanlış yaptığımız çok şey vardı. “Birileri” bu toplumun farklı kesimlerini karşılıklı düşman gibi göstererek yurttaşları birbirine kırdırdı. Her birey, az ya da çok bir şekilde bu sürecin parçası haline gelerek yanlışın bir parçası oldu. O gün yanlış yaptığımız için ya da o yanlışlarımız için referans aldığımız sırça köşkler yıkıldığı için insan olmaktan kaynaklanan yüksek değerlerimizi unutmaya ve yok etmeye hakkımız yok. O değerlerin karşılıkları olan ihtiyaçlar var olmaya devam ediyor.