Horvath Seyahatnamesi

Horvath Seyahatnamesi

Gürcan Banger

Elimdeki “Anadolu 1913” adını taşıyan Béla Horvath imzalı kitap, Tarih Vakfı Yurt Yayınları arasında Tarık Demirkan’ın Türkçe’si ile basılmış. İlk baskısı 1996’da yapılmış; bende 1997 tarihli ikinci baskısı var. Yaptığım araştırmaya göre ne yazık ki, şu an kitapçılarda bulunabilir baskısı yok. Sanırım; ben de İnternet üzerinden bir sahaftan almıştım. Kitabın ilk baskısı, Macarca olarak 1929’da Budapeşte’de basılmış. Kitabın orijinal ismi “Türkiye’nin Kalbinde, Anadolu’da 2300 Kilometre” olarak belirlenmiş. Türkçe’ye çevirisi sırasında 1913 Anadolu’sunu anlattığını ifade etmek üzere “Anadolu 1913” ismi benimsenmiş.

Béla Horvath, bir Macar araştırmacıdır. Siyasal bilimler ve ekonomi eğitimi görmüştür. Kendi anadili yanında Almanca, Fransızca ve Türkçe bilirdi. Çeşitli yerel yönetim görevlerinde bulunmuştur. Yaşamı boyunca edebiyat yazıları dışında bilimsel kitaplar ve makaleler yazmıştır. Yukarıda sözünü ettiğim seyahatnamesi dışında “Atatürk’ün Biyografisi” ve “Macaristan’da Protestanlık” isimli kitapları vardır.

Horvath, Birinci Dünya Savaşı’nın hemen öncesinde Türkiye’ye gelmiştir. Aldığı Budapeşte Turan Cemiyeti ve İstanbul Tahsil-i Sanayi Cemiyeti referansları ile Anadolu’da 2300 km’lik uzun bir yolculuğa çıkmıştır. Bu gezi sırasında İstanbul, Konya, Aksaray, Niğde, Nevşehir, Kırşehir ve Ankara’ya uğramış, bu illerle bunlara bağlı yörelerde gözlemlerde bulunmuştur. Bu seyahatler sırasında pek çok kişi ile görüşmüş, notlar almıştır. Görüştüğü kişiler arasında devlet adamlarından subaylara, aydınlardan sıradan halk insanlarına kadar değişik bir zenginlik vardır. Seyahatnamesi, 1913’teki Anadolu’nun renklerinden örnekler verir.

Horvath, kitaba yazdığı Giriş bölümünde bu çalışması hakkında şöyle bir yargıda bulunuyor: “… bu kitaba önem kazandıran bir başka husus da, Macar halkının kendi dilinde okuyabileceği, bu akraba halkı tanıtan, onun hayat tarzını, erdem ve eksikliklerini bütünsellik içinde aktaran bir kitabın şimdiye kadar yayınlanmamış olmasıdır. Kitap bu eksikliği de doldurmak istiyor.

Seyahat 1913’te yapılmış olmasına rağmen kitap ilk kez ancak 1929’da basılmıştır. Bu dönemde Türkiye Cumhuriyeti kurulmuş, kendi geleceğini oluşturmak için yoğun çabalar içindedir. Horvath, Giriş bölümünde bu konuya da değiniyor: “Türklerin olağanüstü bir hamleyle dünya tarih sahnesine muhteşem geri dönüşü, bizim acılar içinde kıvranan mazlum ulusumuzun kararan gökyüzünde parlayan bir umut yıldızı gibidir.” Bence Horvath’ın bu sözleri, tarihten neyin öğrenilmesi gerektiği konusunda ciddi bir ipucudur.

Horvath’ın İstanbul Haydarpaşa’dan Konya’ya doğru olan tren yolculuğunda zorunlu olarak uğradığı kentlerden birisi de Eskişehir. Bu kente ilişkin gözlemlerinden birkaç cümle aktarmak istiyorum: “Trenimiz akşama Eskişehir’e ulaşıyor. Yolcular treni terk etmek zorundalar. Çünkü Anadolu’da trenler sadece gündüz hareket halinde olabiliyor. Trende bulunan herkes eşyalarını toplayıp otellere taşınıyor. Yarın sabah tekrar yola çıkılacak.

Biz, tam 22 yıl önce Avusturya’dan bu kente taşınan yaşlı Tadeus Teyze’nin oteline yerleşiyoruz. Çok sempatik olan bu yaşlı kadın yabancı ve yerli yolcular tarafından çok sevilen bir otel işletiyor.” Bu yaşlı hanımdan ve otelinden Halide Edip de “Türkün Ateşle İmtihanı” isimli eserinde söz ediyor.

Bu şehir yılda neredeyse 1,5 milyon pengö (Macar para birimi) değerinde lületaşı pipo ihraç ediyor. Taştan oyularak şekillendirilen bu şahane pipoların … bu kadar çok satılması, eğer ulaşım sağlanmışsa yörelerin kalkınmasının ne kadar kolay olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Bu ufacık köy (Eskişehir) yirmi yıl içinde gerçekten hızla büyüyen bir şehir görünümü almasını bu ürüne borçlu.

Tabii ki, Eskişehir’de yaşam ve kültür hakkında bu aktardıklarımdan başka ekledikleri de var. Yüzyılın başında Anadolu’nun görünümünü okumanın, bugünleri anlamada yararları olacaktır diye düşünüyorum. Béla Horvath’ın seyahatnamesini bulabilmenizi diler, okumanızı öneririm.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor.
Bu yazı Eskişehir, Seyahatname, Tarih kategorisine gönderilmiş ve , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir