Hasret Üzerine Aforizmalar

Gürcan Banger

BİR: Şiir defterlerinden İnternet’in gösteriş heveslisi ortamına kayan duygulara yakından baktığımda; aklımda bazı sorular kuyruğa giriyor. Aşkı ve sevgiye olan özlemi ifade eden cümlelerin arka planının gerçekten aşk ve sevgi temalı olduğundan kuşku eder gibi oluyorum. Duygusal bir görünüme bürünmüş sözlerin arkasında gerçek anlamda bir sevgi sunumu veya özlem ifadesinin varlığından emin olamıyorum. Sanki aşk sözlerinin arkasında tatminsizliğin ve sevgisizliğin avaz avaz haykırılışı var. İnternet’in vitrinine konulanların aşkın mı, yoksa sevgisizlik ve tatminsizlik bataklığının mı anlatımı olduğunu kestirmek kolay değil. Belki de; bunları okurken satır aralarına iyi bakmak lazım.

İKİ: Pek çoğumuz, yaşamımızdaki olumsuzlukları basit anlamda kader olarak anlayıp düzeltmek için çaba göstermeyi akıl etmeyiz. Hâlbuki isteklerimiz ve özlemlerimiz önemlidir ama en az o kadar da emek vermek gereklidir.

ÜÇ: Her insan ışıltılı bir aşka özlem duyar. Özlemi duyulan aşk, değerli ve anlamlı bulunan özel birisi tarafından algılanmak, bilinmek ve önemsenmektir. Aşk ortamında hissedilen mutluluk, âşık olunan kişiye içten bağlılık nedeniyle duyulan güven ve huzurun yarattığı yaşam sevincidir. Aşkı istemek, mutluluğu istemektir. Aşkı istemek, yaşamın sevincini derinden duymayı istemektir. Ama aynı zamanda aşk, bir olumsuzluk noktasına sürüklenip acı yumağı haline dönmeden önce “Bu yaşadığım, aşk olabilir mi; yoksa yanılan ben miyim?” diye sorabilme cesaretini gösterebilmektir.

DÖRT: Sevgi ihtiyacının niteliği üzerine yeterince ve doğru biçimde kafa yormuyoruz. Portakal veya araba almak kadar basit bakmasak da, üzerinde yeterince düşündüğümüz söylenemez. Çoğu zaman sevmeyi ve sevilmeyi içimizde bir özlem olarak tutuyoruz. Bu özlemin bir paniğe dönüştüğü de oluyor. Eğer makul bir zaman dilimi içinde sevip sevilebileceğimiz bir iklime ulaşamazsak bir hayal kırıklığı ve karamsarlık içine düştüğümüz de oluyor.

BEŞ: Bazı insanlar vardır; bir ilişki yakalayıp -ona sahip olup- sonsuza kadar mutlu olmak isterler. Bazıları için ise sevmek, sonsuz sahiplikten daha çok bir duygusal ilişkinin tadını yaşamak anlamında değerlidir. Türdeş özlemlerin bir araya geldiği bir ilişkinin, muhtemel sorunlara rağmen acısız olacağını söylenebilir. Ama sonsuz mutluluk beklentisi ile o anı yaşayıp paylaşmak isteyen özlemlerin birlikteliğinde acıdan fazlasını beklemek hayal olur. Mutluluk veren ilişki sürmeli, acı üreten son bulmalıdır.

ALTI: Türü ne olursa olsun; sevgisizliği karakterin bir unsuru olarak yaşamış olan kişi, bir gün sevginin varlığını keşfeder. Ne yazık ki; bunun ona yansıma biçimi genelde bir umutsuzluk ve kaçırılmış zamana özlem şeklinde gelişir. Ama sonuçta sevgi ile dolu dolu sürebilecek bir yaşam, ne yazık ki harcanmış olur. O güne kadar olan süreçte atılan adımlar ve verilen sözler, birer pranga olarak kişinin yeni seçimler yapmasına engeller olarak karşısında durmaktadır. Bunlar umutsuzluğun göstergeleri olarak kişinin dış dünya ile olan bağlantılarına yansır.

YEDİ: Masalı bilirsiniz. Bir büyücü cadı, yakışıklı prensi kurbağa haline dönüştürmüştür. Ancak onu güzel bir prenses öperse eski haline dönebilecektir. Bazı insanların sevgiye olan özlemi, beyaz atlı prensi hülyalar içinde beklemektense, bulduğu kurbağaları -prense dönüştürmek üzere- öpmek şeklinde olur. Ama ne yazık ki, bu sefer de prensi bulacağım diye pek çok gerçek kurbağayı öpmek durumunda kalırlar. Ayrıca bu kadar kurbağayı öpmüş olmak da, gerçek prensin bulunacağını garanti etmez. Olsa olsa kurbağa öpme alışkanlığı yaratır.

SEKİZ: Hasret çok uzaklardaki bir yıldızın adıdır. Onun ışığı bize yarından umutlu olmak için yaşam sevinci verir. Onu ancak gönül gözümüz içe döndüğünde görürüz. Kimi bulutlu karanlık gecelerde görünmez olur. Ama biliriz ki oradadır. O an bilmese bile biz var olmayı başardığımız sürece bir sonraki zamanda ışığı bize geri dönecektir. Her birimizin birer yıldızı var. Bu yıldızların sayısı, biz insanlarınkinden çok daha büyük… Ama bu kadar çok yıldızın her birinin adının Hasret olması ne kadar tuhaf, değil mi? Birbirine benzeyen veya benzemeyen, farklı uzaklıklarda sadece bize ait olan yıldızlarımız var.

Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor.
Bu yazı Aforizmalar, Özlem kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir