Kenti Dönüştürmek

PAYLAŞ: ... facebooktwittergoogle_plusredditpinterestlinkedinmailby feather
PrintFriendly and PDFYazdır

Kenti Dönüştürmek

Gürcan Banger

Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Duygu Güncesi *** YENi ***

Türkiye’de yaşanan en etkili sosyal olayların başında 50-60 yıldır sürmekte olan sosyal göç gelir. 1950’li yılların başlarından bu yana insanlar; kırdan kente, Doğu’dan Batı’ya, karadan denize yoğun bir şekilde akıyorlar. Özellikle kırsal alanlardan kentlere doğru olan akış, bir “kenti uygarlaştırma” projesini zorunlu kılıyor.

Ülkemizde kentler, ne yazık ki kırdan gelen akımları karşılayabilecek güce erişmediler. Bundan tarımdan kopan işçiyi endüstri işçisi haline dönüştüremeyen çok gelişkin olmayan sanayinin etkisi var. Genelde bazı kentlerin çevresinde oluşmuş olan sanayi, kır işçisini kent işçisi haline getirecek istihdam büyüklüğüne ve kurumsallığına erişmedi. Aksine; kırlar, kentleri etkiledi ve göçün etkisiyle kırsal kültür ve yaşam özellikleri etkin “yeni türden” kentler oluştu. Bu tezi doğrulayan başta İstanbul olmak üzere Ankara, İzmir, Bursa, Diyarbakır gibi net örnekler var.

Yukarıda anlattığım nedenden veya buna bağlı başka nedenlerden dolayı kentin uygarlaştırılması gibi bir sorunla karşı karşıyayız. Kentin uygarlaştırılması, tabii ki kentteki geleneksel mekanların yok edilmesi, her yerin “kitsch” (kopya, taklit, özenti, sıradan) uygulamalarla doldurulması anlamına gelmiyor. Kentlerin kendi geleneksel kimliğini korurken bir yandan da çağa uygun yüksek niteliklere ulaşmasından söz ediyorum.

Kenti uygarlaştıracak böyle bir projenin sahibi, ne devlet olacaktır ne de yerel yönetimler. Bu bağlamda iktisadi firmaların da birinci elden etkili olacağını düşünmüyorum. Kenti uygarlaştırma projesinin gerçek sahipleri, sivil toplum kuruluşlarıdır. Bu kapsama sosyal amaçlı derneklerden spor kulüplerine, vakıflardan meslek örgütlerine, cemaatlerden proje topluluklarına kadar geniş bir çeşitlilik girmektedir. Buradaki temel fikir, kentli yurttaşların kendi kentlerine sahip çıkmaları ve kentin geleceğinin belirlenmesine imza koymalarıdır.

Bizde kente sahip çıkma, genelde kent yönetimine “iktidar olma” anlamında sahip çıkma olarak anlaşılır. Bu nedenle yönetime katılma fikrini de “iktidarı ele geçirme” olarak anlarız. Kent yönetimine ortak olmanın, bir hiyerarşi olmadığını gerçekte bir faaliyetler silsilesi olduğunu yeterince doğrulukta kavrayamayız. Sivil toplum örgütlerinde veya sivil platformlarda başkanlık veya yönetim savaşlarını görünce bu “hastalıklı” yanımızı biraz daha iyi kavrıyorum. Tekrar konuya geri dönersem; kenti uygarlaştırma projesi, kentli yurttaşların ortaklaşa yürüttükleri bir faaliyetler dizisi olmalıdır.

Sivil toplum kuruluşlarının (örneğin kentimizde) yapı ve niteliklerine baktığımızda; kenti uygarlaştırma projesini gerçekleştirebilecek güç ve zenginlikte olmadıkları anlaşılıyor. Aslına bakarsanız; bu durum, tüm Dünya açaısından genel geçer bir özellik. Devlet ve iktisadi şirketler o kadar büyük bir hızla büyüyüp güçlendiler ki, sivil toplum örgütleri bu gelişme düzeyinin çok altında kaldılar. Bu nedenle kentin öncelikli ihtiyaçları arasında sivil toplum örgütlerinin devlet ve şirketlerin büyüklük ölçeğine ulaşması gibi gerçeklik var.

Bu gerçeklik, sivil toplum çalışmalarını insanların boş zamanlarında veya emeklilik dönemlerinde yaptıkları işler olmaktan çıkarıyor; bir sosyal sorumluluk haline dönüştürüyor.

Bugün; kentin doğal, tarihi ve kültürel mirası ile yeşil alanlarının korunması, öncelikle sivil toplumun görev ve fonksiyonları arasında olmalıdır. Toplum sağlığı, ulaşım ve yapılaşma sivil toplum tarafından denetlenebilmelidir. Toplumsal yararı gözeten politikalar uygulanmasında sivil toplumun gücü ve denetimi bulunmalıdır.

Dilerim; bir gün iktidar savaşı yapmak yerine vatandaşın ve toplumun ihtiyaçlarına odaklanarak iktidarın sivil güç alternatifi olmayı öğreneceğiz.

İZLE: ... facebooktwittergoogle_pluslinkedinrssyoutubeby feather

duyguguncesi hakkında

Gürcan Banger, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ mezunu. Elektrik yüksek mühendisi (opsiyonu bilgisayarlı denetim). Halen iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik gibi konularda kurumsal danışman ve eğitmen olarak çalışıyor. Düzenli olarak kendi bloglarında ( http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net ) yazıyor. Köşe ve dosya yazdığı gazete ve dergiler var.
Bu yazı Değişim, Kent, Kent ve Kentleşme, Kentleşme, Kentsel dönüşüm kategorisine gönderilmiş ve , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şu HTML etiketlerini ve özelliklerini kullanabilirsiniz: <a href="" title=""> <abbr title=""> <acronym title=""> <b> <blockquote cite=""> <cite> <code> <del datetime=""> <em> <i> <q cite=""> <strike> <strong>