Kendini Geliştirmek ya da Kişisel Gelişim
Gürcan Banger
İnsanı severiz ama gene de her birimizin sevmediği çeşitli insan özellikleri var. Örneğin ortak paylaşım olarak ikiyüzlülüğü ve yalancılığı sevmeyiz. Benim ‘favorilerim’ arasında iki tane sayabilirim. Birincisi, sorunlar karşısında sürekli olarak sızlanmak ve şikâyet etmek… Hiç kuşkusuz; kişi, sorunlarından söz edecek, bunlarla ilgili şikâyetlerini belirtecektir. Ama sorun karşısında tek tepki şikâyet ve sızlanma olunca bunu hak verebileceğim bir davranış olarak kabul edemiyorum. Yaşamın en olumsuz şartları altında bile kişinin şikâyetin ötesine geçerek yapabilecekleri olmalıdır.
İkinci ‘favorim’ ise bir sorun karşısında kişinin kendi bilgi, deneyim, problem çözme becerisi veya kaynakları yerine çözümü başkalarının yardımında ve desteğinde araması… Bu tür kişiler kendi problem çözme becerilerini geliştirmek yerine başkalarına ‘yaslanma’ kolaycılığını tercih ederler. Sorunlar karşısında başka bireylerin payandasında yaşamayı seçen kişilerin bu tarzının arka planında özellikle ailelerinde yetiştirilme tarzı yer alıyor olmalı.
Aile ve okulda alınan eğitim sadece bilgi ve görgü ile donanmak anlamına gelmiyor. Edinilmesi gerekenler arasında mutlaka problem çözme becerisi yer almalı. Evde aile kültürü temelinde edinilmeye başlanan bu beceri her düzeydeki okulda da devam etmeli. Sorun çözme becerisinin geliştirilmesindeki ana fikir, belli bir sorunu gidermek yerine genel anlamda sorun çözmenin yetkinlik olarak özümsenmesidir.
Kendimi Neden Geliştirmeliyim?
Kendini sorgulamaya ihtiyaç duymadan, deyim yerindeyse “ekmek elden, su gölden” yaşamak varken neden kendinizi geliştirmeniz gereksin ki? Bu soruyu doğru cevaplamak için önce kendinize bazı doğru soruları sormanız gerekebilir. Ulaştığınız yaşam veya kariyer seviyesinde yaptıklarınızla ve yap(a)madıklarınızla mutlu musunuz? Her şey çok daha iyi olabilir miydi? Daha fazlasını veya iyisini başarabilir miydiniz? Yapmayı çok istediğiniz halde zaman ayıramadığınız ‘şeyler’ var mı? Kaçırdığınızı düşündüğünüz önemli ve değerli fırsatlar oldu mu?
Bir kişisel gelişim –ve değişim– süreci yaşamak için zaman asla geç değildir. Kişinin fiziksel ve zihinsel düzeyi her yaş döneminde aynı etkililik ve verimlilikte olmuyor. Örneğin gençlik çağında fiziksel olarak daha diri olan bir kişi, ilerleyen zamanda bu diriliğin bir bölümünü yitirmekle birlikte yaşamla ilgili deneyimi artıyor. Dolayısıyla her dönemin kendine özgü artıları ve eksileri var. Yaşama fiilen müdahil olabildiğimiz ilk andan son noktaya kadar başarılabilecek işler, değerlendirilebilecek fırsatlar ve elde edilebilecek hazlar mevcut… Bu önemli konu da her yaş döneminde kendimizi geliştirmeye devam etmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Yaşanan her an, kişinin kendini geliştirmeye başlaması ve kendi geleceğini kurması için en uygun zamandır.
Nerede?
Adı “kişisel gelişim” olmakla birlikte bu süreç sadece bireyin kendi başına yapacağı bir iş olmayabilir. Kişisel gelişim süreci aileden sivil topluma, devlet dairesinden ekonomik işletmeye kadar her kurum ve kuruluşta günlük yaşamın bir parçası olmalı. Eğer bir işletmeden söz ediyorsak bunu insan kaynaklarının gelişimi bağlamında kavrayabiliriz. Eğer okul yaşamı söz konusu ise yaşamla ve gerçek dünyayla sağlam ve sağlıklı bağları olan ve problem çözmede yüksek niteliğe sahip bireylerin yetiştirilmesini anlayabiliriz. Aile ortamında çocukların kişisel gelişimi ebeveynlik kadar sorumlu yurttaş olmanın da bir parçasıdır.
Özetleyelim. Toplumu oluşturan kurum ve kuruluşlar bireylerin kendilerini özgürce geliştirmeleri için uygun ortamı yaratmalı. Bireyler ise kendilerini geliştirmeyi insan olmanın bir sorumluluğu olarak özümsemeli.