“Nerde Devlet?”
Gürcan Banger
Facebook’ta paylaş
Twitter’da paylaş
Osmanlı’nın devlet ve toplum düzeni olarak bozulmaya yüz tuttuğu dönemlere ait bir Türkmen deyişi vardır:
“Şalvarı saltağ Osmanlı
Eğeri kaltağ Osmanlı
Ekende yoğ, biçende yoğ
Yiyende ortağ Osmanlı.”
Bu deyiş; bozulan bir hükümranlıktan, o günün yönetsel düzeninden bir şikâyeti dile getirir.
Devlet, bir toplumun en önemli ‘hiza önderidir.’ Onun hizası bozulduğunda, sosyal ve ekonomik olarak pek çok ‘iş’ kötü gitmeye başlar. Bu nedenle devlette bozulma, halkın ilk şikâyet ettiği konular arasında yer alır. Böyle bir durumda bile devlet, devlete şikâyet edilir.
Devlet, kimi zaman askerlik ve ordu demektir. Devlet bazen vergi dairesi, kimi zaman ise karakol anlamına gelir. Devletin adliye olduğu zamanlar vardır. Devleti okul ile eşlediğimiz olur. Devlet; validir, emniyet müdürüdür, kaymakamdır. Ve devlet, daima bu saydıklarımdan çok daha büyüktür.
Bir felaket yaşandığında; TV haberlerinde insanların “Nerde devlet?” diye çığlık çığlık haykırdıklarını duyarsınız. Bu durumu, sadece “her şeyi devlete havale etmek” olarak anlamamak gerekir. Bu çığlık, çaresizlik içinde bir büyüğe “Bana yol göster” demektir. Çünkü devlet büyüktür. Çok önemli bir sorun karşısında ise ancak büyükler yardımcı olabilir.
Mahkeme kapılarında haksızlığa uğradığını düşünen insanların da “Nerde devlet?” diyen haykırışlarını duymuşsunuzdur. Bu çığlıklarda bir adalet ve hak arayışı vardır. Çünkü devlet, halk için hukuk anlamına gelir. Adaletin yerine gelmesini hukuk sağlar. Hukukun varlığı ve sürdürülebilirliğini sağlayan, onu koruyup kollayan ise devletin kendisidir. Hukukun korunup kollanması için büyük olmak gerekir. Ve devlet büyüktür.
Bir konuda şikâyetimiz olduğunda yine devlete gideriz. Çünkü vatandaşlar olarak bizler, bugüne kadar ‘büyük’ olmayı beceremedik. Bırakın ‘büyük’ olmayı; bize hizmet etmesi gereken kurum ve kuruluşlar karşısında ‘eşit’ bile olamadık. Toplum olarak kendi içimizdeki sorunları çözmek için daima bir büyüğe ihtiyaç duyduk. Bu nedenle devletle bir sorunumuz olduğunda, şikâyet etmek veya çözmek için yine devlete gidiyoruz. Çoğu zaman sıkılarak, çekinerek de olsa…
“Avrupa Birliği’ne gireceğiz” diye pek çok yasayı değiştirdik. Demokrasi sözcüğünü hem yasalarda hem de günlük yaşamda daha fazla kullanır olduk. Kadınların, gençlerin ve çocukların sosyal yaşamda yer almasından daha fazla söz ediyoruz. Devlet bile sivil toplum kuruluşlarıyla ortak çalışmaktan bahseder oldu. Ama hâlâ sıradan bir iş için karakola gitmekten çekiniyoruz. Pek çok insan, devlet dairesine işi düşmesin diye ‘dua ediyor.’ Vergi dairesinden bir çağrı aldığında, içine bir acı çöküyor. Kapıda resmî giyimli bir kişi görmekten rahatsız oluyor. Postacı sarı zarflı bir mektup getirdiğinde tedirgin oluyor.
Demek ki; sorun, yasaları değiştirmekle düzelmiyor. Devletin ve toplumun ruhunu yenilemek, yenileştirmek gerekiyor. Yazının girişinde verdiğim dörtlükteki sosyal ruh, bugün de bizi yönetmeye ve denetlemeye devam ediyor. Adeta devlet karşısında ürkeklik ve siniklik, genlerimize kodlanmış. Okuldan elektrik santraline, işsizliğe çareden hükümet darbesine (!) kadar her şeyi devletten beklemeye ve dolayısıyla onun bu büyüklüğünden korkmaya devam ediyoruz.
Bir sorun karşısında “Nerde devlet?” diye haykıran vatandaşın halini düşünün. Mağdur olmuştur ve bir devlet kurumundan ya da devleti temsil eden bir kişiden sadece sıcak bir dokunuş, belki biraz ilgi, belki de üç beş moral veren sözcük beklemektedir. Çoğu zaman bundan fazla beklentisi de yoktur. Ama devlet olarak ‘siz’, vatandaşın bu sorununu bir başka kapıya / masaya ‘havale ederseniz’, muhtemelen o da sizinle ilgili düşünce ve duygularını bir başka ‘yüce makama’ havale eder. Devlet, yurttaştan büyüktür ama devlet, insandan büyük değildir.
* * *
http://www.gurcanbanger.com (Kişisel Internet sitesi)
http://gurcanbanger.wordpress.com (Zihin tazeleme yazıları)
http://duyguguncesi.wordpress.com (Duygusal yaşam yazıları)
http://gurcanbanger.blogspot.com (2Eylul Gazetesi günlük köşe yazıları)
http://gurcanbanger.wordpress.com (2Eylul Gazetesi günlük köşe yazıları)
http://ikieylul.wordpress.com (2Eylul Gazetesi günlük köşe yazıları)