Dağın Tepesini Görmek

Gürcan Banger

Anadolu’nun bir kentinde sohbet sırasında bir iş adamı “Babam bize daima şu dağın tepesini görmeyeceğiniz uzaklığa gitmeyin, demiştir. Biz de onun öğüdüne uyarak işimizi hiçbir zaman bu şehrin dışına taşımadık” diye anlatmıştı. Bazı durumlarda bilinmedik yerler, tanımadık kişiler ve yeni ilişkiler korku yaratır. Bildiğimizin, tanıdığımızın dışına çıkmayarak kendimizi güvende hissetmeyi tercih ederiz. Düşünme süreçleri de böyledir. Mevcut kavramların, fikirlerin veya kabullerin dışına çıkarak düşünmekten korkarız. Mevcut olana (sınanmış, denenmiş ve kabul görmüş olana) tutsak olmak bize rahatlık ve özgürlük gibi gelir.

Tepeyi Aşmak
Değişimci düşünme tarzına ulaşabilmek için öncelikle bizde atalet ve tutsaklık yaratan engelleri aşabilmemiz gerekir. Ön kabul, takıntı veya saplantı olabilen bu engelleri geride bırakabilmek için kimi durumlarda önümüze ciddi ama motivasyonu artırıcı hedefler koyabiliriz. Çözülmesi gereken sorunları güç görünen hedeflerle ilişkilendirmek, zihnin zincirlerini kırmak yolunda etkili bir araç olabilir.

İnsan sağlığı için tıp her zaman önemli oldu. Medikal operasyonlar ilerleyen teknolojilerle birlikte daha kolay hale geldi. Hastalar ameliyat sonrası çok daha kısa sürede sağlıklarına kavuşmaya başladılar. Örneğin geçişte açık gerçekleştirilen pek çok operasyonun yerini laparoskopi ismi verilen tıbbi teknikler aldı. Muhtemelen bu konuda saygıdeğer yenilikler yapmak üzere çalışan pek çok uzman var.

Bu noktada (tepeyi aşmayı hedefleyen) değişimci düşünme yaklaşımı, çok daha ileri giderek insanın damarına enjekte edilebilen nano-teknolojik görüntüleme becerisine sahip cihazları öngörebilir. Bu tür bir cihazın nano-bilgisayarla donatılmış olarak insan bedeninin içinde sürekli var olarak ihtiyaç duyulan anlarda teknik bakım-onarım işleri yapabileceğini düşünür. Değişimci düşünme yaklaşımı, o an için yapılabilir olmasa bile geleceği hayal eden ve tasarlama cesaretini gösteren tarzdır.

Değişimci düşünme tarzı ile üretilen her şeyin somut gerçeklik bulacağını söylemeyiz. Hiç kuşkusuz; bu ‘çılgın’ düşüncelerin bir kısmı hayaller olarak kalacaktır. Ama Antik Çağ’ın mitolojik hikâyeleri, Abbas 9’uncu yüzyılda Kasım ibn Firnas’ın deneyleri, 1500’lerde Leonardo da Vinci’nin tasarımları, 17’nci yüzyılda Hazerfen Ahmet Çelebi’nin cesareti, 1800’lerde Le Bris’in ve Lilienthal’in uygulamalı çalışmaları olmasaydı bugünün uçak ve uzay teknolojilerinin çok uzağında olurduk. Bilimin ve teknolojinin gelişmesi hayalin hayale, aklın akla ve emeğin emeğe eklemlenmesiyle gerçekleşiyor. Ama her durumda öncelikle (dağın tepesini aşabilecek) değişimci özgür düşünme yaklaşımı gerekiyor.

Tarihte Kırılmalar
Tarih, yanlış öngörüler kataloğu gibidir. Herhangi bir yaşamsal konuda yapılan uzun vadeli tahminlerin yüzde 80’den fazlasının gerçekleşmediğini kolayca gösterebilirsiniz. Bu denli yüksek orada yanlış öngörülerde bulunmanın ilk nedeni gelişmelerin geçmişten (ya da bugünden) geleceğe doğrusal bir biçimde ilerleyeceği kabulüdür. Çoğu zaman gelişim sürecinde radikal değişimlerin olabileceği veya işleri tümden değiştirebilecek aktörlerin sürece katılabileceği düşünülmez. Hâlbuki olayların akışında (deyim yerindeyse) her zaman kırılmalar, eğrilip bükülmeler ve yön değiştirmeler olabiliyor. Bu da doğrusallık varsayımıyla yapılmış (doğrusal düşünme tarzıyla üretilen) öngörülerin gerçekleşmemesine neden oluyor.

Doğrusal olmayan düşünme kolayca edinilebilecek bir beceri değildir. Öncelikle ele alınan sistemi ve onun ekosistemini (yakın ve uzak çevresini) iyi tanımayı gerektirir. İçeriden ve dışarıdan gelebilecek olağandışı etkileri dikkate alınabilmelidir. Doğrusal olmayan karar problemleri ve çözüm yolları eski zamanlardan beri çalışılmakla birlikte bilgisayarların gelişmesiyle ‘daha fazla denenebilir’ hale henüz yeni geldi. Önümüzdeki dönemde aklımızı (kolay doğrusallık yerine) daha fazla ‘eğip bükerek’ kullanacağımızı söyleyebiliriz.

(Devamı var.)
Paylaş:

duyguguncesi hakkında

GÜRCAN BANGER, Eskişehir Maarif Koleji ve ODTÜ Elektrik Mühendisliği Bölümü mezunudur. Aynı bölümde yüksek lisans çalışması yaptı. Elektrik yüksek mühendisi. Kamuda mühendislik hizmetleri yapmanın yanında bilişim donanımı ve yazılımı, elektronik, eğitim sektörlerinde işletmeler kurdu, yönetti. Meslek odası ve sivil toplum kuruluşlarında yöneticilik yaptı. 2005’ten bu yana bazı büyük sanayi şirketleri de dâhil olmak üzere çeşitli kuruluşlarda iş kültürü, yönetim, yeniden yapılanma, kümelenme, girişimcilik, stratejik planlama, Endüstri 4.0 gibi konularda kurumsal danışman, iş ve işletme danışmanı ve eğitmen olarak hizmet sunuyor. Üniversitelerde kısmi zamanlı ders veriyor. Halen Raylı Sistemler Kümelenmesi'nde küme koordinatörü ve bizobiz.net danışmanlık ve eğitim firmasında proje koordinatörüdür. Kendini “business philosopher” olarak tanımlıyor. Düzenli olarak bloglarında (http://www.duyguguncesi.net ve http://www.bizobiz.net) yazıyor. Değişik konularda yayınlanmış kitapları var. Çeşitli gazete, dergi ve bloglarda yazıları yayınlanıyor. Son yayınları: "Endüstri 4.0 ve Akıllı İşletme", Dorlion Yayınları, Eylül 2016; "Endüstri 4.0 Ekstra", Dorlion Yayınları, Mayıs 2017.
Bu yazı Akıl, Düşünce, Fikir - Düşünce, İş dünyası, İş kültürü, Kişisel gelişim kategorisine gönderilmiş ve , , , , , , , , ile etiketlenmiş. Kalıcı bağlantıyı yer imlerinize ekleyin.

Bir Cevap Yazın